17 Aralık 2008 Çarşamba

Samsara (Kısa Film)




Bu Bizim Son Şansımız (Space-Dye West)


Meleklerin üstündeki ağaç sansarlarının sayfalarına düşerken kalbimin doğuya çekilisini hissediyorum. Geleceğin bir yabancı kılığına girdiğini görüyorum. Uzay rengi yelek' in içindeki aşk… Aşk kanın bir hareketi ve ben kanıyorum. Kalp şeklindeki bir havuz düşünüyorum. Güzelliğin izdüşümünün aksettirilmesini görüyorum. Her zaman en kötü başlangıçtır. "Ama o kimsenin bilmeyeceği bir türden bir şey olarak görüyor, bir tabloya ya da bir değerli kutuya sahip olup bakmak gibi. Sahip olunup başkalarına gösterilecek bir şey. O senin gerçek olmanı, düşünmeni ve yaşamanı istemiyor. O seni sevmiyor! Ama ben seviyorum! Sen, kollarımda olduğunda da senin kendi düşünce, fikir ve duygularına sahip olmanı istiyorum. Bu bizim son şansımız, bu bizim son şansımız..." Şimdi sen gittin ve ben bununla uğraşıyorum. Öfkemi yutmayı öğreniyorum. Yeni bir kız bulacağımı, yapabileceğimizi düşünündüm… Tabii o,sayfada kaldığı sürece. Bu benim istediğim "son" değil.

Ve hiçbir zaman açık olmayacağım. "Buradan da taşınacaktım... Hım... Bir... Bir iş bulmak… Yeni bir "hayata" taşınmak… Yâda ülkeyi terk etmek… Hım... Ama çalışmak istediğim yerlere gittim ve bana bu iş için çok genç ve "yabancı" olduğumu söylediler"

"Bazı insanlar gerçeklerle yüzleşmeden nasihat veriyorlar. İşte bu o, onun şüphesiz en büyük sorunu mutsuz olması… İçimdekilerle baş başa kalmam en iyisi… Her şeyin ilacı zamandır derler ama saniyeleri sayar oldum… Siz bunu deneyeceksiniz, o da deneyecek. … Ve ah… ah… ah… Buraya biraz yardım gerekli.

Bence kimse bu adamın neler hissettiğini söyleyemez… Kimse söyleyemez…"

"Bu, bunu söylüyorlar, bilirsin, İstanbul

Ya da onun gibi bir yer, burası iyi ama bu "kuru" havadan sıkıldım. İstanbul da bunu mu söylüyorlar? Oh, belki de değil. Kafam karıştı. Onlar havuza girene kadar "kuru" herhalde. "Birazdan ıslanacaklarının farkında değiller oysaki".

" ... Ben güneşle ayağa kalkarım...

Dinle, kendi "odana" sahipsin, içinde

Bu kapı er yâda geç kilitlenir.

Eğer yakın bir zamanda uğramayacaksan, uyuyacak başka bir yer bulman gerekir. Çünkü seni bu evde bekleyecek birini bulamayacaksın... Yâda onun gibi birini… Çorba hazır... Seni bekliyorum…"

Suçumu üstüne alabilecek kimse yok. İsteseler bile. Hiçbir şey akıllı tutmuyor beni. Ve senin için hiçbir şey fark etmiyor. Amacımı yöneltebileceğim bir yer de yok. Bu yüzden her yerdeyim. Yanıma yaklaşma bir daha söylemek istiyorum... Yapamıyorum… Gerçekten sana ihtiyacım olduğunu mu düşünüyorsun?

Ve güleceğim, rol yapmayı öğreneceğim
Ve hiçbir zaman açık olmayacağım
Ve savunacağım hiçbir hayalim olmayacak
Ve hiçbir zaman açık olmayacağım.


P.S Bu yazı için D.T Space-Dye West şarkısına borçluyum...

Gece! Sessizliğin Korkutuyor Beni...


Gece… Sessizliği korkutuyor beni… Uzaktan bana bakan bir paket sigara, adeta konuşuyor benimle. Hadi gel, gel de al içimden bir tane yak diyor. Arkadaşın olayım senin diyor sanki… İrademe yenik düşüyorum ve evet aldım bir tane… Yakıyorum... Evet, yakıyorum ve içmeye başladığım an ben ne yapıyorum diye içimdeki ses dumanın ciğerlerime gitmesine engel olmaya çalışıyor sanki… Beni geçmişe götürüyor bir an… Kahve ve sigaralı geçirdiğim, yalnız başıma aylarca yaşayıp adeta delirdiğim günlere… Yalnızlık ve sessizlikken korkuyorum… Hatırlıyorum, o gecelerimde genelde küçük kâğıt parçacıklarına yazar ve biriktirirdim. Elimde soğumuş kahvem ve adeta günde iki paket bitirdiğim zamanlar ki, sigara beni nerdeyse verem yapacaktı. 2 hafta ateş içerisinde yanarak yanız yattığımı ve günün birinde dışarıya kendime ilaç ve yiyecek almak için çıktığımda anahtarı içeride unuttuğum için iki saat dışarıda kaldığımı ve kapıyı kırdırarak içeriye girdiğim… Çilingire verecek param kalmadığı için üniversite kimliğimi bıraktığım zamanlar… Kapımı kimsenin çalıp da beni ziyarete gelmediği zamanlar. Kötü günler, geçmişte bıraktığım unutulmaz geceler. Bırak da bana sıcak bir çorba yapmasını da gelip hal hatır sormayan kimsemin olduğu zamanlar kendimi dışlanmış hissediyordum oysaki kendim kendimi dışlamışım diyorum şimdi. Televizyon olsa da açsam gecenin köründe bir saçma sapan TV programı ya da dizi izlesem ya da öyle açık bıraksam da gürültü yapsa diyorum kendi kendime… İlham perileri dolaşıyor etrafımda… Onları görmezden geliyorum. Şeytana uyuyor ve sigaramı keyifle olmasa da içmeye çalışıyorum… Uzun süredir sigara içmemenin verdiği bir baş ağrısı yakalıyor beni… Birazda mide bulantısı… İlaçlar hemen başucumda… İçiyorum yarım kalan soğuk suyla… O da kurtarmıyor bu acıyı… Kalp atışlarım hızlanıyor… Akşamdan yediğim her şeyi çıkartası geliyor midemin sanki. Biraz duruyor… Kollarımı açıyor ve derinde nefes alıyorum… Neden bu kadar sıla özlemi yaptığımı düşünüyorum… Şarkı dinlemeye korkar oldum… Sürekli aynı şarkılar beynimde dolaşıyor zaten… Filimler beni kurtarmıyor… Kasım yağmuru da bitti… "Güneşli" bir aralık bekliyor sanki… Evet, içimde o umutla yaşıyorum… Umutlar işkencedir derler ya… Kendime fiziksel acı çektirmemden sıkıldım artık… Neyim ben? Ruhumun suçunu neden vücudum çeksin ki… Kimdir günahkâr "O" mu "ben" mi? Şuan parmaklarım nasıl yazıyor ona hayret ediyorum… Neden bu cümleyi kullandım onu sonra anlarsın belki ama bazen istediğin zaman gerektiğinden fazlasını da yapabiliyorsun demek ki… Mutsuz olmamak elde değil… Düşüncelerinden arınmak da… Uyku hapları mı alsam ne yapsam? Bilinçaltıma yerleşen şeyler uykumda çıksa da geçici de olsa mutlu olsam… Dayanamıyorum… Onu keşfettim bu akşam… Dayanamıyorum… Ve dayanamam! Fotoğraflarına kaç bin kes baktığımı hatırlamıyorum… Sanki suratını unutacağımdan korkak bir hafıza hastası gibi… Yapmak istediğimin fazlasını yapmak istiyorum çünkü ben gerçekten "biz"i seviyorum!

İstiyorum...

Uçmak istiyorum sana ulaşmak için
Takatim kalmadı yoruldum göklerde
Yalnız uçtum seni bir türlü bulamadım.
Duvardan geçmek istiyorum gecenin karanlığında
Hapsolduğum hücremden çıkmak için
Ama hücreler hiç bitmez ki
Bir duvarı geçince öbürü başlar ardından.
Kaybolmak istiyorum ortalıktan
Beni göremezsin o zaman
Uyurken izlemek istiyorum yanında
Bu bir şeyi değiştirmez ki
Düşüncelerin olmak istiyorum
Aklından geçenleri okumak istiyorum
Rüyana girmek istiyorum her gece…

Bir daha çıkmamak adına.

Samsara / Hikaye

Hiç bir yere kaçamazsın çünkü başladığın yere geri döneceksin!

O, 5 Şubat Salı, saat 21.30 soğuk bir kış gecesi, şehrin işlek bir caddesinde kuafördeki kız arkadaşını almaya giderken alt geçitte, 17–18 yaşlarında iki gaspçı tarafından karşısı kesilerek durdurulur. Bacağından aldığı bıçak darbeleri sonrası kafası duvara vurularak baygın halde alt geçitte bırakılır. Sabah gözlerini hastanede açar ve canı çok acımakta ve sürekli sayıklamaktadır. Hemşire tarafından iğne yapıldıktan sonra uykuya dalar. Kız arkadaşı ile kaykay yapmaktadır. Kız arkadaşına yeni öğrendiği kaykay hareketini göstermek için yüksek bir zeminden hızlı bir şekilde iniş yaparken kız arkadaşının oturduğu bantta "Azrail" kıyafetli elinde orak tutan birisinin kız arkadaşıyla öpüştüğünü fark eder. Kaykay üzerinde dengesini kaybeder ve düşer. Bir süreliğine baygınlık geçirir. Yerdeyken koşarak kız arkadaşı başucuna gelir çökerek eliyle suratına vurmakta ve bu sırada pantolonunun cebinde telefonu çalmaktadır. Uyandığında hemşirenin başucunda eliyle suratına vurduğunu ve o sırada masa üzerindeki telefonu çaldığını görür. Telefona uzanır ama yanlışlıkla telefonu yere düşürür. Telefon yere düşer ve parçalanır. Kuafördeki saçlarına fön çektiren kız arkadaşı aramaktadır. Telefonu açmayınca kız arkadaşı tedirgin bir şekilde telefonu kapatır ve fön yaptırmaya devam eder. Kız arkadaşı ve yakın arkadaşları ile birlikle sürekli takıldıkları bir barda eğlenmektedirler. Bir süre sonra midesi bulanır ve tuvalete gider. Klozeti açar ve kusmaya başlar. Ayağa kalktığında dengesini kaybeder ve kafasını duvara vurarak düşer. Uyandığında kendini odasında bulur ve kafasının ağrıdığını hisseder. Aynayı alır ve kendine baktığında kafasındaki morluğu görür. Telefonunu yerde parçalanmış şekilde bulur. Masa üzerindeki dijital saatinde saat 21.31'i göstermektedir. Acele toparlanır ve soğuk bir kış gecesi, şehrin işlek bir caddesinde kuafördeki kız arkadaşını almak için alt geçitte girer.

Ölen Sevgilim / Zamanda Yolculuk


Bir zamanlar çok sevdiğim bir sevgilimden ayrıldıktan sonra hiç bir şeyi eskisi gibi değiştiremediğimi öğrendiğimde, sadece bunun çaresini zamanda yolculukta aradığımı anlatan bir şarkımız... Aslında burada öfkemi (zamanda keş ki yolculuk edebilsek de hatalarımızı düzeltebilsek) haykırıyorum!

Ölen Sevgilim

Elimizdeki şeylerin değerini bilmiyoruz bazen
Kaybettiğinde anlarsın geriye dönüş yoktur zaten
Bir şans daha hep isteriz hedefe ulaşmak için
Yâda tüm olup bitenleri beynimizden atmak için

Onun için ben zamanda yolculuk istiyorum
Geçmişime geri dönüp yeniden doğmak istiyorum

Sevgisini içimden sökmek için her yolu deniyorum
Geceleri uyku tutmuyor sarhoş gibi geziyorum
Yeni başlangıç ararmış gibi kendimi kandırıyorum
Ama o çoktan unuttu bile kendime acı veriyorum

Onun için ben zamanda yolculuk istiyorum
Geçmişime geri dönüp yeniden doğmak istiyorum

Kafamdaki Sorular

Grupumuz için yazdığım ve severek söylediğim bir şarkı sözlerini paylaşmak istedim...


Kafamdaki Sorular

Küçükken düşündüğüm soruları
Düşünüyorum hala ben
Kimsenin bilmediği bu soruları.
Bazen robot olduğumu
Düşünüyorum hala ben
Beynimin duvarları aşamadığını

Nerden geldin bu hayata / dünyaya
Neden buradasın?
Peki, nereye gidiyorsun?
Biliyor musun?

Kimin için yaşıyorum
Düşünüyorum hala ben
Bizlerden birilerinin zevk aldığını
Başlangıcın nerde başladığını
Düşünüyorum hala ben
Sonucun nereye varacağını

Nerden geldin bu hayata / dünyaya
Neden buradasın?
Peki, nereye gidiyorsun?
Biliyor musun?

Düşünerek kendimi bitireceğim
Düşünüyorum hala ben
Hayal gücümün mantığımı yendiğini
Neden bunu size anlattığımı
Düşünüyorum hala ben
Yalnız düşünmenin acı verdiğini

Nerden geldin bu hayata / dünyaya
Neden buradasın?
Peki, nereye gidiyorsun?
Biliyor musun?

Hakkımda

Merhaba! Ben Orkhan... İlk aşamada kimse ismimi doğru söyleyemez. Nedenini de bilmiyorum. 2005 senesinde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema bölümünü kazandım! Hayla okul devam ediyor o ayrı bir hikâye zaten. İsmim hiçbir zaman doğru söylenmiyor. Bazıları bana Orhan diyor bazıları Orxan diyor bazıları Orhun diyor, Okan diyenler bile var ki bu durumdan çok rahatsız oluyorum. Hatta bir ara ismimin Yüzüklerin Efendisi filmindeki Org'lara geldiği bile söylendi:) Ama işin gerçeği ORKHAN! Neyse boş zamanlarımı boş geçiremiyorum sürekli bir yerlere koşuşturuyorum. Kendi çapımda grubum var müzik hayatıma öyle girmiş ki günlük hayatıma fazlasıyla yansımız otistik çocuklar gibi bazen fazla sanal âleme dalıyor, kulaklıklarım kulağımdayken son sesin verdiği hazla yolda yürürken bir gün araba çarpacak… Tuvalette çizgi roman okumaya bayılıyorum. Para bulduğumda gezmeyi de ihmal etmiyorum tabii. Konserden konsere koşmayı severim. Yeni aldığım kaykayımla kayarken de düşmeyi… Sinema içimde bir tutkuya dönüşmüş ve bazı günler film izlemeden uyuyamıyorum. Okula başladığımdan itibaren her sene 1-2 tane kısa film çekiyorum yâda çekmeye çalışıyorum. Hayattan zevk almaya çalışıyorum. İnancı olmayan birisiyim. Kendi götümden uyduruk felsefelerime inanır, gönlümü eğlendiririm. Seçici ve aşırı duygusallığım yüzünden çoğu zaman yalnız kalıyorum. Ukalalığı hiç sevmem ama sürrealizmi severim... Yardımseverim ama hayatta her şeyin karşılıklı olduğuna inananlardanım. Karmakarışık bir insanım, her isdediğini yapmaya ve tüm hedeflerine ulaşmaya çalışan! Bazen dışarıdakiler benim farklı olduğum için bakıp gülüyorlar ama farkında değiller ki ben de onların hepsinin aynı olduğu için gülüyorum...